05432632840 | Neorama İş Merkezi Beştepe Mah., Yaşam Cad., No:13, A-Blok, Ofis No:22, Söğütözü, Ankara

Arama :

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar

AIDS, HIV Pozitifliği Nedir?
AIDS, HIV Pozitifliği

AIDS Nedir? Aids Nedir? HİV nedir? HIV Pozitifliği Nedir?




Edinilmiş immün yetmezlik sendromu (AIDS), insan immün yetmezlik virüsünün (HIV) neden olduğu kronik, potansiyel olarak yaşamı tehdit eden bir hastalıktır. Yani HIV-virüsü vücuda girdikten sonra oluşturduğu hastalığa AIDS denilmektedir. HIV virüsü, bağışıklık sistemine zarar vererek vücudun enfeksiyon ve hastalıklarla savaşma yeteneğine zarar verir.

HIV virüsü, cinsel yolla bulaşan bir hastalık yani cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyon(CYBH, CYBE) dur. Ayrıca HIV’li kan ve kan ürünleri ile  temas, ve yasadışı uyuşturucu enjeksiyonu sırasında enjektörlerin veya iğnelerin ortak kullanımı yoluyla da bulaşmaktadır. Hamilelik, doğum veya emzirme sırasında anne HIV virüsü taşıyorsa  çocuğa bulaşabilir. HIV'in bağışıklık sistemini  AIDS tablosu noktasına  kadar zayıflatması yıllar alabilir.

HIV/AIDS'in tedavisi yoktur, ancak ilaçlar enfeksiyonu kontrol edebilir ve hastalığın ilerlemesini nispeten engelleyebilir. HIV virüsü  için kullanılan antiviral tedaviler, dünya çapında AIDS ölümlerini azaltmıştır. hıv pozitif ne kadar yaşar diye soru sorulmaktadır, hiv artık kontrol altına alınabilen bir hastalıktır, yeni çıkan ilaçlar ve tedavi protokolleri hiv'den ve adids'den ölümleri oldukça azaltmıştır.

 

Ne zaman doktora görünmeli: HIV ile enfekte olabileceğinizi düşünüyorsanız veya virüse yakalanma riskiniz varsa, mümkün olan en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurun. hiv testi ne zaman yapılmalı diye bir soru akla gelebilir, bilinen bulaşma riski olan eylemlerde defalarca aids testi yaptırmakta fayda var.




 

HIV/AIDS Enfeksiyonun Belirtileri Nelerdir?



HIV ve AIDS belirtileri, enfeksiyonun evresine bağlı olarak değişir. Üç evresi yani hastalık dönemleri vardır. Bunlar:

 

  • Birincil enfeksiyon (Akut HIV) yani ilk dönem
  • Klinik gizli enfeksiyon (Kronik HIV), ikinci dönem
  • Ciddi HIV enfeksiyonu dönemi, yani belirtileri aşikar olduğu dönem, AIDS dönemi



Birincil enfeksiyon (Akut HIV)


HIV bulaşmış bazı kişilerde, virüs vücuda girdikten sonra 2 ila 4 hafta içinde grip benzeri bir hastalık tablosu gelişir. Birincil (akut) HIV enfeksiyonu olarak bilinen bu hastalık birkaç hafta sürebilir. Bu belirtiler o kadar hafif olabilir ki, hastalık fark edilmeyebilir. Bu dönemde kan dolaşındaki virüs miktarı (viral yük) oldukça fazladır. Sonuç olarak, enfeksiyon birincil enfeksiyon sırasında bir sonraki aşamaya göre daha çok bulaşıcıdır.

 

Bu dönemde olası belirtiler ve semptomlar şunlardır:

 

  • Ateş
  • Baş ağrısı
  • Kas ağrıları ve eklem ağrısı
  • Döküntü
  • Boğaz ağrısı ve ağrılı ağız yaraları
  • Şişmiş lenf bezleri, özellikle boyunda
  • İshal
  • Kilo kaybı
  • Öksürük
  • Gece terlemeleri



Klinik gizli enfeksiyon (Kronik HIV)


Enfeksiyonun bu aşamasında, HIV vücutta ve beyaz kan hücrelerinde(lökositlerde) hala mevcuttur. Bununla birlikte, birçok insanda hastalık bu süre zarfında herhangi bir belirti göstermeyebilir.

Antiretroviral tedavi (ART), yani HIV virüsüne yönelik tedavi, almıyorsanız bu aşama uzun yıllar sürebilir veya bazı hastalarda bu aşama daha kısa sürerek belirtilerin aşikar olduğu erken ciddi hastalık dönemine girebilir.



Ciddi HIV enfeksiyonu dönemi, belirtilerin aşikar olduğu dönem, AIDS dönemi

 

Virüs çoğalmaya ve bağışıklık hücrelerini (vücudunuzdaki mikroplarla savaşmaya yardımcı olan hücreler) yok etmeye devam ettikçe, bazı enfeksiyonlar veya aşağıda verildiği  gibi kronik belirtiler ortaya çıkar, bu hastalık tablosuna AIDS denir:

 

  • Ateş
  • Tükenmişlik
  • Şişmiş lenf düğümleri -
  • İshal
  • Kilo kaybı
  • Ağızda mantar enfeksiyonu (pamukçuk)
  • Zona (herpes zoster)
  • Akciğer iltihaplanması(zatürre)
  • AIDS'e ilerleme

 

 

Yeni geliştirilen güncel antiviral tedaviler ile günümüzde dünya çapında AIDS'ten ölümleri önemli ölçüde azalmıştır. Bu hayat kurtaran tedaviler sayesinde, AIDS tablosu gelişmeden hastalık durdurulmaktadır. Tedavi edilmeyen HIV, tipik olarak yaklaşık 8 ila 10 yıl içinde AIDS'e dönüşmektedir.

AIDS tablosu ortaya çıktığında, bağışıklık sistemi ciddi şekilde hasar görmüştür. Sağlıklı bireylerde pek rastlanmayan fırsatçı enfeksiyonlara ve kanserlere yakanma olasılığı artmaktadır. Bunlara fırsatçı enfeksiyonlar veya fırsatçı kanserler denir.

 

Bu fırsatçı enfeksiyonların belirtileri şunlardır:

 

  • Terleme
  • Titreme
  • tekrarlayan ateş
  • Kronik ishal
  • Şişmiş lenf bezleri
  • Dilde ve ağızda kalıcı beyaz lekeler veya olağandışı lezyonlar
  • Kalıcı, açıklanamayan yorgunluk
  • zayıflık
  • Kilo kaybı
  • Deri döküntüleri veya şişlikler



AIDS/HIV Pozitifliği Neden Olur


HIV'e bir virüs neden olur. Retrovirus ailesinden bir RNA virisüdür. HIV virüsü, cinsel yolla bulaşan bir hastalık yani cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyon(CYBH, CYBE) dur. Ayrıca HIV’li kan ve kan ürünleri ile  temas, ve yasadışı uyuşturucu enjeksiyonu sırasında enjektörlerin veya iğnelerin ortak kullanımı yoluyla da bulaşmaktadır. Hamilelik, doğum veya emzirme sırasında anne HIV virüsü taşıyorsa  çocuğa bulaşabilir.

HIV, vücudun hastalıklarla savaşmasına yardımcı olmada büyük rol oynayan beyaz kan hücreleri olan CD4 T hücrelerini yok etmektedir. Ne kadar az CD4 T hücresi varsa, bağışıklık sistemi o kadar zayıflar.


HIV pozitifliği nasıl AIDS olur?


HIV pozitifliği AIDS'e dönüşmeden yıllarca çok az veya hiç belirti göstermeden vücutta gizli kalabilir.  AIDS teşhisi genellikle, CD4 T hücre sayısı 200'ün altına düştüğünde veya ciddi bir fırsatçı enfeksiyon veya kanser gibi AIDS'i düşündüren bir tablo ortaya çıktığında yapılan analizlerle konur.


HIV/AIDS  Nasıl Bulaşır?


HIV’ e yakalanma  HIV’li kan ve kan ürünleri, meni veya vajinal salgıların ve diğer vücut sıvıları ile temas yoluyla vücuda girmesi ile olmaktadır. Bu birkaç şekilde olabilir:

 

  • Cinsel Temas sırasında: HIV’li bir partnerle  vajinal, anal veya oral seks sırasında kan, meni veya vajinal salgılar yoluyla hastalık alınır. 
  • İğneleri ve enjektörlerin ortak kullanımı yoluyla: Bulaşıklı enjeksiyon ve iğnelerin, özellikle uyuşturucu enjeksiyonları sırasında, ortak kullanımı HIV ve hepatit gibi diğer bulaşıcı hastalıkların bulaşması sözkonusudur. 
  • Kan nakilleri sırasında: Hastaneler ve kan bankaları, kan alımlarında rutin olarak bütün kanlar HIV taramasından geçer. HIV açısından taranmayan kanlar eğer HIV taşıyorsa kan nakli sırasında HIV kolayca bulaşabilmektedir.
  • Hamilelik veya doğum sırasında veya emzirme yoluyla: HIV taşıyan anneler virüsü  bebeklerine bulaştırabilir. 



HIV/AIDS nasıl bulaşmaz?


Sıradan temas yoluyla HIV bulaşması söz konusu değildir. Bu biriyle kucaklaşarak, yanaktan öpüşerek, dans ederek veya el sıkışarak HIV/AIDS'e yakalanmayacağınız anlamına gelir.Ayrıca HIV hava, su veya böcek ısırıkları yoluyla da yayılmaz. hiv bulaşma yüzdesi; bilinen bulaşma yolları dışında bulaşma yüzdesi oldukça düşüktür.



HIV/AIDS’e Yakalanmanın Risk Faktörleri Nelerdir?


HIV/AIDS; herhangi bir yaş, ırk, cinsiyet veya cinsel yönelimden herkese bulaşabilir. Ancak şu durumlarda  HIV/AIDS enfeksiyonuna yakalanma riskiniz yükselmektedir

 

  • Korunmasız cinsel ilişki: Cinsel ilişkilerde lateks veya poliüretan prezervatif kullanılması önerilmektedir. Anal ilişki, vajinal ilişkiden daha risklidir. Ne kadar çok cinsel partner varsa o derece risk artmaktadır..
  • Diğer herhangi bir cinsel yolla bulaşan Hastalığın bulunması: Mevcut cinsel yolla bulaşan hastalığa bağlı genital lezyonlar mevcut ise  HIV/AIDS yakalanma riski artmaktadır.
  • Uyuşturucu enjeksiyonu sırasında enjektör ve iğnelerin ortak kullanımı: Uyuşturucu amacıyla ortak ve toplu kullanılan iğne ve enjektörler HIV/AIDS bulaşması için  önemli risk teşkil etmektedirler. 



HIV/AIDS Hastalığının Komplikasyonları ve  Yan Etkileri  Nelerdir?


HIV/AIDS enfeksiyonu, bağışıklık sistemini zayıflatarak birçok fırsatçı enfeksiyon ve kanser türlerini oluşmasına zemin hazırlamaktadır

 

HIV/AIDS hastalığında sıkca görülen enfeksiyonlar şunlardır:

 

  • Pneumocystis mantar zatürresi (Pneumocystis pneumonia-PCP):  Akciğerlerin bu mantar enfeksiyonu ciddi sonuçlara neden olabilir. HIV bulaşmış kişilerde hala en yaygın zatürre nedenidir.
  • Pamukçuk(Kandidiyazis): Kandidiyaz, HIV ile ilişkili sık görülen bir enfeksiyondur. Ağızda, dilde, yemek borusunda veya vajinada pamukçuk tarzı, kalın, beyaz bir örtü şeklinde mantar enfeksiyonu gelişebilir.
  • Verem Hastalığı(Tüberküloz-TBC): HIV ile ilişkili Tüberküloz    yaygın bir fırsatçı enfeksiyondur. AIDS'li hastalarda  önde gelen ölüm nedenidir, kullanılan ilaçlar sayesinde bu komplikasyon daha az görülmektedir.
  • Sitomegalovirüs enfeksiyonu: Sitomegalovirüs  herpes virüsü grubunda sayılan virüstür ve tükürük, kan, idrar, meni ve anne sütü gibi vücut sıvılarıyla bulaşmaktadır. Sağlıklı bir bağışıklık sistemi virüsü etkisiz hale getirir ve herpes gibi (uçuk virüsü) vücutta uykuda dalar yani gizlenir, bağışıklık sisteminiz zayıfladığı anda  virüs yeniden ortaya çıkar ve gözlerde, sindirim sisteminde, akciğerlerde veya diğer organlarda enfeksiyon yaparak ciddi ölçüde zarar verir.
  • Kriptokokal menenjit: Kriptokokal mantar Menenjiti, beyin ve omurilik (meninks) zarlarının ve sıvının iltihaplanmasıdır. Kriptokokal menenjite, toprakta bulunan bir mantarın neden olduğu HIV ile ilişkili yaygın bir merkezi sinir sistemi enfeksiyonudur.
  • Toksoplazmoz yada toxoplasmosis:  Potansiyel olarak ölümcül bu enfeksiyona, öncelikle kediler tarafından yayılan bir parazit olan Toxoplasma gondii neden olmaktadır. Toksoplazmoz enfeksiyonu  kalp hastalığına neden olabilir ve beyne yayıldığında epilepsi yani sara nöbetlerine neden olabilir.



HIV/AIDS ile ilişkili  gelişebilen Fırsatçı Kanser türleri Şunlardır:

 

  • Lenfoma:  Bu kanser beyaz kan hücrelerin bir kanseridir, bir tür kan kanseridir. En yaygın belirtileri arasında  boyun, koltuk altı veya kasıklarda lenf düğümlerinin ağrısız şişmesi sayılabilir.
  • Kaposi sarkomu:  Kan damarı duvarlarının bir tümörü olan Kaposi sarkomu genellikle ciltte ve ağızda pembe, kırmızı veya mor lezyonlar şeklinde görülür. Kaposi sarkomu ayrıca sindirim sistemi ve akciğerler dahil iç organları da etkileyebilmektedir.
  • HPV ile ilişkili kanserler:. İnsan papilloma virüsünün (HPV) enfeksiyonunun neden olduğu kanserler arasında  anal, oral ve servikal kanserler sayılabilir..

 

HIV/AIDS ile ilişkili  gelişebilen diğer komplikasyonlar şunlardır:

 

  • Kontrol edilemez kilo kaybı: Tedavi edilmeyen HIV/AIDS, sıklıkla ishal, kronik halsizlik ve ateşin eşlik ettiği önemli kilo kaybına neden olabilir.
  • Nörolojik komplikasyonlar:   HIV/AIDS, kafa karışıklığı, unutkanlık, depresyon, anksiyete ve yürüme güçlüğü gibi nörolojik belirtilere neden olabilir. HIV ile ilişkili nörobilişsel bozukluklar (HIV-associated Neurocognitive Disorder-HAND), hafif davranış değişikliklerinden zihinsel zayıflığa ve ciddi demansa varan belirtiler ortaya çıkabilir.
  • Böbrek hastalığı:  HIV/AIDS ile ilişkili nefropati (HIVAN), ve böbrek yetmezliği gelişebilir. Bu komplikasyon daha çok siyah ırk ve Hispaniklerde görülmektedir.
  • Karaciğer hastalığı:  Karaciğer hastalığı, özellikle hepatit B veya hepatit C'si olan hastalarda Karaciğer yetmezliği daha fazla ön plana çıklmakatdır.

 

 

HIV/AIDS Hastalığı Önlenebilir mi?


HIV enfeksiyonunu önleyecek bir aşı ve HIV/AIDS hastalığının kesin bir  tedavisi yoktur. HIV'in yayılmasını önlemek için şunlara dikkat etmek gerekir:

 

  • HIV virüsüne maruziyeti ilaçla önlenme (profilaksiyi-PrEP): Ağızdan alınan emtrisitabin artı tenofovir disoproksil fumarat (Truvada) ve emtrisitabin artı tenofovir alafenamid fumarat (Descovy) kombinasyonu, çok yüksek risk altındaki kişilerde cinsel yolla bulaşan HIV enfeksiyonu bulaşma riskini azaltabilir. Yine  çok yüksek risk altındaki kişilerde cinsel yolla bulaşan HIV enfeksiyonu riskini azaltan iğne olan cabotegravir (Apretude) kullanılabilir.
  • Korunma Amaçlı HIV Tedavisi (Treatment as Prevention - TasP):  HIV tedavisinde kullanılan ilaçlar (ART) yeni HIV vakalarının önlenmesinde en etkili yöntemlerden biridir. Bu stratejiye Korunma Amaçlı HIV Tedavisi, Treatmant as Prevention - TasP adı verilmiştir. HIV pozitif hastaların  HIV ilaçları alarak partnerine  virüse bulaşmasını önleme yöntemidir. 
  • HIV pozitif biri ile ilişkiden sonra kullanılabilecek ilaçlar(post-exposure prophylaxis-PEP): cinsel ilişki, ortak kullanılan iğne veya diğer türlü mir HIV teması şüphesi durumunda ilk 72 saat içinde mümkün olan en kısa sürede PEP almak, HIV ile enfekte olma riskini büyük ölçüde azaltabilir. İAncak ilacı 28 gün boyunca ilaç kullanmak gerekir.
  • Prezervatif kullanımı:  Anal veya vajinal ilişkide kadın ve erkeğin  prezervatif kullanması HIV bulaşını nispeten önlemektedir. 
  • HIV pozitif olduğunu bildirme: HIV Pozitifliği olan birinin ilişki kurduğu partnere/partnerlere bu durumunu bilmesi gerekir. 
  • Temiz iğne kullanımı:  Yasadışı uyuşturucu alımında kullanılan  iğnelerin steril olduğundan emin olmak ve bu iğneleri ortak kullanımdan uzak durmak önemlidir. 
  • Hamilelikte HIV pozitifliği: HIV pozitif hamilelerde çocuğu korumak için tedavi almak bulaştırma riskini önemli ölçüde azaltmaktadir. 
  • Erkek sünneti önemli bir korunma aracıdır: Erkek sünnetinin HIV enfeksiyonuna yakalanma riskini azaltmaya yardımcı olabileceğine dair kanıtlar vardır.


 

HIV/AIDS Hastalığı Nasıl Teşhis edilir?


HIV/AIDS, kan veya tükürük örneğinde yapılan testlerle teşhis edilebilir, testin negatif olması hastalığın olmadığını kesin olarak göstermez, aylar sonra pozitif sonuç çıkabilir, bu yüzden test negatifliği sonrası aylar sonra tekrar tet yapmayı gerektirebilir: Şu testlerle HIV/AIDS  teşhis edilebilir:

 

  • Antijen/antikor testleri: Kan örneğinde HIV virüsü antijenlerine bakılır, ve genellikle HIV'e maruz kaldıktan birkaç hafta sonra kanda saptanabilir. Antikorlar ise , HIV'e maruz kaldığında bağışıklık sistemi tarafından üretilmeye başlar Antikorların saptanabilir hale gelmesi haftalar-aylar alabilir. Antijen/antikor kombinasyon testlerinin pozitif hale gelmesi, maruziyetten sonra 2 ila 6 hafta alabilir.
  • Pratik Antikor testleri: Bu testler kanda veya tükürükte HIV antikorlarını saptamaya yarar, ev koşullarında yapılabilen en hızlı antikor HIV testleridir. Antikor testlerinin, pozitif olması HIV’e maruz kaldıktan sonra 3 ila 12 hafta sonra başlar.
  • RNA Testleri(Nükleik asit testleri-NAT'ler): Bu testler kanınızdai gerçek virüsü saptar ve virüs miktarı(viral yük) hakkında da fikir verebilmektedir.  HIV'e maruz kaldıktan  birkaç hafta içinde RNA testi virüsü saptayabilir., maruziyetten sonra en erken pozitifleşen test niteliğindedir.


HIV/AIDS Hastalığının Hangi Evrede Olduğunu Belirlemek İçin Yapılan Taramalar ve Testler? HIV teşhisi konulduktan sonra , hastalığın hangi dönemde olduğunu belirlemek için şu testlere ihtiyaç vardır:

 

  • CD4 T hücre sayısı:  CD4 T hücreleri, HIV virüsü tarafından özel olarak hedeflenen ve yok edilen beyaz kan hücreleridir. Hiçbir belirti olmasa bile, CD4 T hücre sayısı 200'ün altına düştüğünde HIV enfeksiyonu AIDS'e doğru ilerler.
  • Viral yük (HIV RNA):  HIV tedavisine başladıktan sonra hedef, saptanamayan bir viral yükü belirlemek önemlidir, bu sayede fırsatçı enfeksiyon ve HIV ile ilgili diğer komplikasyonların ortaya çıkmasını kontrol etmemizi sağlayabilir.
  • İlaç direnci testleri:  Bazı HIV türleri ilaçlara dirençlidir. Bu test,hastalığın hangi ilaçlara duyarlı olduğunu belirlemesi açısından önemlidir.




HIV/AIDS hastalığının yaptığı Komplikasyonları belirleme testleri Şunlardır:

 

  • Tüberküloz varlığının saptanması testleri
  • Hepatit B/ C virüsü enfeksiyonu testleri
  • Başka cinsel yolla bulaşan enfeksiyon testleri(CYB
  • Karaciğer veya böbrek testleri
  • İdrar yolu enfeksiyonu için idrar tetkiki ve kültürü
  • Rahim ağzı ve anal kanser kontrolü
  • Sitomegalovirüs saptanması
  • Toksoplazmoz varlığı



 

HIV/AIDS Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?


 

Halihazırda diğer viral hastalıklarda olduğu gibi, HIV/AIDS'in kesin bir tedavisi yoktur. Bununla birlikte, HIV'i kontrol altına alınmasını sağlayan ve komplikasyonları önleyebilen birçok ilaç vardır. Bu ilaçlara antiretroviral tedavi (ART) denir. HIV teşhisi konan herkese, enfeksiyon veya komplikasyon evresine bakılmaksızın antiretroviral tedavi başlamalıdır.

Antiretroviral tedavi(ART); birkaç farklı ilaç sınıfından iki veya daha fazla ilacın birlikte kullanıldığı kombinasyonlar şeklindedir. Bu yaklaşım, kandaki HIV yükünü mümkün olduğunca azaltmaya yöneliktir. .


 

Her ilaç sınıfı virüsü farklı şekillerde bloke eder. Tedavide kullanılan farklı sınıfları ve ilaç kombinasyonları kullanırken şunlar göz önünde tutulur:

 

  • İlaç direncinin olabileceği hesaba katılması (virüs genetiği nedeniyle)
  • İlaca dirençli HIV virüsü türleri oluşturmaktan kaçınmak gerekir
  • Kandaki virüsün yükünün baskılanmasını en üst düzeye çıkarılması
  • Tipik olarak bir sınıftan iki ilaç ve ek olarak  ikinci sınıftan üçüncü bir ilaç eklenmesi 

 

 

Hiv tedavisinde kullanılan ilaçlar


Antiretroviral tedavide kullanılan yani Anti-HIV ilaç sınıfları ve ilaçları şunlardır:


1- Nükleosid olmayan ters transkriptaz inhibitörleri (NNRTI'ler): HIV virüsünün  kendisini kopyalaması ve çoğalması için  ihtiyaç duyduğu bir proteini bloke eder:

 

  • Efavirenz (Sustiva), 
  • Rilpivirin (Edurant) 
  • Doravirin (Pifeltro) 

 

2- Nükleosid veya nükleotid ters transkriptaz inhibitörleri (NRTI'ler):  HIV virisünün  kendi kopyalarını yapması için ihtiyaç duyduğu yapı taşlarının hatalı versiyonlarının oluşmasını sağlayanlar:.

 

  • Abakavir (Ziagen), 
  • Tenofovir disoproksil fumarat (Viread), 
  • Emtrisitabin (Emtriva), 
  • Lamivudin (Epivir) ve 
  • Zidovudin (Retrovir)
  • Emtrisitabin/tenofovir disoproksil fumarat (Truvada) kombinasyonu
  • Emtrisitabin/tenofovir alafenamid fumarat (Descovy) kombinasyonu


3- Proteaz inhibitörleri (PI):  HIV virüsünün kendi kopyalarını yapması sırasında ihtiyaç duyduğu başka bir protein olan HIV proteazı etkisiz hale getirir.

 

  • Atazanavir (Reyataz), 
  • Darunavir (Prezista)  
  • Lopinavir/ritonavir (Kaletra)


 

4- İntegraz inhibitörleri:  HIV'in genetik materyalini CD4 T hücrelerine eklemek için kullandığı integraz adı verilen bir proteini devre dışı bırakarırlar.

 

  • Biktegravir sodyum/emtrisitabin/tenofovir alafenamid fumarat (Biktarvy), 
  • Raltegravir (Isentress), 
  • Dolutegravir (Tivicay) 
  • Cabotegravir (Vocabria) 

 

5- Giriş veya füzyon inhibitörleri:  HIV'in CD4 T hücrelerine girişini engeller.

 

  • Enfuvirtid (Fuzeon) 
  • Maraviroc (Selzentry) 



 

Tedavinin başlatılması ve sürdürülmesi

HIV enfeksiyonu olan her hastaya, kanda  CD4 T hücre sayısı veya semptomları ne olursa olsun, antiviral ilaçlar önerilmelidir. Kanda saptanamayan bir HIV viral yükü ile etkili Antiretroviral tedaviye devam etmek  en iyi yoldur.Antiretroviral tedavi etkili olması için ilaçların reçete edildiği şekilde, doz atlamadan almak önemlidir. 


Saptanamayan bir viral yük ile Antiretroviral tedavinin sürdürülmesi sağlamak için şunlara dikkat etmak gerekir:

 

  • Bağışıklık sisteminizi güçlü tutun
  • Enfeksiyon kapma şansınızı azaltın
  • Tedaviye dirençli HIV geliştirme şansınızı azaltın
  • HIV'i diğer insanlara bulaştırma şansınızı azaltın


 

Antiretroviral tedaviye devam etmek zor olabilir. İlaçların olası yan etkiler, ilaç almada zorluk ve Antiretroviral tedavi sürdürmenizi zorlaştırabilecek zihinsel sağlık veya madde kullanım sorunları hakkında destek almak tedavi için önemlidir. Tedaviye yanıtı izlemek için düzenli takip randevuları almak da önemlidir. HIV tedavisiyle ilgili sorunlarınız varsa, bu zorlukların üstesinden gelmenin yollarını bulmak için birlikte çalışabilmeniz için sağlayıcınıza hemen bildirin.


 

Antiretroviral Tedavinin yan etkileri


Antiretroviral tedavinin  yan etkileri şunlardır:

 

  • Bulantı, kusma veya ishal
  • Kalp hastalığı
  • Böbrek ve karaciğer hasarı
  • Kemik zayıflığı veya kemik kaybı
  • Anormal kolesterol seviyeleri
  • Yüksek kan şekeri
  • Bilişsel ve duygusal problemlerin yanısıra uyku problemleri



Antiretroviral Tedavi Yanıtı ve Takibi

HIV tedavisine verilen  yanıtınızı belirlemek için düzenli bir şekilde viral yükünü belirlemek ve CD4 T hücre sayısı izlenmesi gereklidir. Bunlar başlangıçta 4 ila 6 haftada bir ve daha sonra her 3 ila 6 ayda bir kontrol edilir. Tedavi ile kandaki viral yükün saptanamayacak seviyede tutulması önemlidir. Bu, HIV pozitifliğinin veya HIV virsünün kaybolduğu anlamına gelmemelidir. gittiği anlamına gelmez. 


HIV/AIDS Hastalığında Yaşam Tarzı Nasıl Olmalıdır?

 

  • Sağlıklı yiyecekler tüketilmesi: Taze meyve ve sebzeler, kepekli tahıllar ve yağsız protein, güçlü kalmanıza yardımcı olur, size daha fazla enerji verir ve bağışıklık sisteminizi destekler.
  • Çiğ et, yumurta yemekten  kaçınma:  Gıda kaynaklı hastalıklar, ve gıda zehirlenmesi  HIV bulaşmış kişilerde özellikle şiddetli etki yapabilir. Eti iyice pişirilmesi, pastörize edilmemiş süt ürünleri, çiğ yumurta ve istiridye, suşi veya sashimi gibi çiğ deniz ürünlerinden kaçınılması önemlidir.
  • Aşılanma: Aşılar zatürre(pnömoni) ve grip gibi tipik enfeksiyonları önleyebilir. Ayrıca HPV, hepatit A ve hepatit B dahil olmak üzere başka aşılar da önerebilir. İnaktive aşılar genellikle güvenlidir, ancak canlı virüslü aşıların çoğu, zayıflamış bağışıklık sisteminizden dolayı güvenli  değildir.
  • Evcil hayvanlardan uzak durulması:  Bazı hayvanlar, HIV pozitif kişilerde enfeksiyona neden olabilecek parazitler taşıyabilir. Kedi dışkısı toksoplazmoza neden olabilir, sürüngenler salmonella taşıyabilir ve kuşlar kriptokok veya histoplazmoz taşıyabilir. 

 

HIV/AIDS Hastalığında Alternatif Tıp Uygulamaları

 

HIV bulaşmış kişiler bazen bağışıklık sistemini güçlendirdiğini veya HIV için kullanılan ilaçların yan etkilerini önlediğini iddia eden diyet takviyeleri vardır. Bununla birlikte, herhangi bir besin takviyesinin bağışıklığı iyileştirdiğine dair hiçbir bilimsel kanıt yoktur ve birçoğu, aldığınız diğer ilaçları etkileyebilir.


 

HIV/AIDS Hastalığında Yardımcı olabilecek gıda takviyeleri Şunlardır:

 

  • Asetil-L-karnitin
  • Peynir altı suyu proteini ve L-glutamin, L-arginin ve hidroksimetilbutirat (HMB) gibi bazı amino asitleri kilo alımına yardımcı olabilir.
  • Probiyotikler Saccharomyces boulardii adlı bakteri HIV ile ilişkili ishale iyi gelebilir
  • Vitaminler ve mineraller. A, D, E, C ve B vitaminlerinin yanı sıra çinko, demir ve selenyum mineralleri düşük seviyelere sahipseniz yardımcı olabilir. 

 

Tehlikeli olabilecek gıda takviyeleri:

 

  • Sarı Kantaron: Yaygın bir depresyon ilacı olan St. John's wort, çeşitli anti-HIV ilaçlarının etkinliğini yarıdan fazla azaltabilir.
  • Sarımsak takviyeleri: Sarımsağın kendisi bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olsa da, sarımsak takviyeleri bazı anti-HIV ilaçları ile etkileşime girebilir ve etkilerini azaltabilir. Bazen yemekte sarımsak yemek güvenli görünüyor.
  • Kırmızı mayalı pirinç özü: Bazı insanlar bunu kolesterolü düşürmek için kullanır, ancak bir proteaz inhibitörü veya bir statin alıyorsanız bundan kaçınmak gerekir.

 

Zihinsel-bedensel uygulamalar

 

HIV/AIDS Hastalığında; Yoga, meditasyon ve masaj gibi uygulamaların stresi azalttığı, rahatlama sağladığı ve yaşam kalitesini iyileştirdiği gösterilmiştir. 

Hakkı Perk ©2020 | Her Hakkı Saklıdır. | Ankara Web Tasarım tarafından oluşturulmuştur.